2 Eylül 2014 Salı

Neden vegan yaşam biçimi ve bitkisel beslenme?



Aşağıdakilerden hangisi yemek?

marti




 


Evet, doğru tahmin ettiniz. Martı, tavuk ve civcivler yemek değil. Sebzeler, meyveler yemek.

Merhaba Meyve Şekerleri,

Neden vegan yaşam biçimini ve bitkisel beslenmeyi savunuyorum sorusuna kısa bir yanıt vermek istiyorum bugün. Hayvansal gıdaların sağlığa zararlarının yanı sıra et, süt ürünlerinin sebep olduğu karbon ayak izinden söz edeceğim. Bitkisel (vegan) beslenmenin dünyaya ve sağlığımıza faydalarına değineceğim.

Elbette hayvanların çektiği acıları unutmadım. İnsanların sofrasına konmak için öldürülmeyi bekleyen bir ineğin korku dolu anlarını gösteren bu video, kelimeleri lüzumsuz kılıyor. İnsanlar sütünden faydalansın diye yetiştirilen inekle, yavrusunun ayrılmasını izleyeceğimiz bu video , ineklerin de anne olduklarını ve yavrularından ayrılırlarken nasıl acı çektiklerini gözler önüne seriyor.

Hayvanlar da bizim kadar farkındalık, bilinç, can taşıyan canlılardır. Bir yandan kedi, köpek severken diğer yandan öteki hayvan türlerine yüz çevirmemeliyiz. Bir kedi, bir köpek nasıl can taşıyor, yavruluyor, yavrusunu sahipleniyorsa, bir inek, bir kuzu, bir tavuk da aynı hislere sahiptir. Vaktiniz olduğu bir gün Türkçe alt yazı seçeneği olan Earthlings (Dünyalılar) belgeselini izlemenizi ve Gary Yourofsky'nin Türkçe alt yazılı müthiş konuşmasını dinlemenizi öneririm.


Hayvansal gıdalarla beslenmenin zararları 

Aşağıdaki bilgiler Dr McDougall'ın az karbonhidratla beslenme modelini bitkisel beslenme modeliyle karşılaştırdığı yazıya ve çeşitli makalelerine dayanarak hazırlanmıştır.

Hayvansal gıda ağırlıklı beslenme modeli (Karatay diyeti ve Paleo diyet gibi) doğası gereği, atardamarları tıkayan doymuş yağa, kolesterole ve de hayvansal gıdalardan gelen  kemiklere zarar veren asidik proteinlere dayanmaktadır.

Araştırmacılar, temel gıdaları et olan Eskimolar gibi günümüz avcı-toplayıcılarının, kalp hastalıkları ve ateroskleroz türlerine  yakalandıklarını saptarken bitkisel gıda ağırlıklı (nişasta bazlı) beslenen modern avcı-toplayıcıların bu hastalıklara yakalanmadıklarını saptamıştır. Osteoporoz (kemik erimesi) hastalığı da yüksek oranda hayvansal gıdayla beslenen, çoğunlukla  et ve balık tüketen Eskimolar gibi avcı-toplayıcılar arasında yaygın olduğu görülmüştür.



KANMAYIN! YAĞ, ET, PEYNİR, SUCUK, SALAM ÇEŞİTLERİNİN HİÇBİRİNİN SAĞLIKLA İLGİSİ YOKTUR. DOYMUŞ YAĞLAR, HEPİMİZİN BİLMESİ GEREKEN CİDDİ SAĞLIK RİSKLERİ TAŞIR.
  • Doymuş yağ, Alzheimer hastalığı riskini İKİ katına çıkartabilir.
  • Doymuş yağ kolesterol seviyesini VE kalp hastalığı riskini arttırır.
  • Yüksek doymuş yağ alımı, yüksek tip 2 diyabet riski demektir.
  • Doymuş yağ, BİRDEN ÇOK kanser çeşidiyle ilişkilidir.

Bitkisel (vegan) beslenmenin yetersizlikleri var mı?

Aşağıdaki bilgiler, Dr. McDougall'ın bir dergi yazısından alınmıştır.

Dr. McDougall ve ekibi, 5000'den fazla kişiyi, az-yağlı bitkisel (vegan) beslenmeyle tedavi ettiklerini ve hastalarını 28 yıl kadar takip edebilme şansı yakaladıklarını, ayrıca söz konusu kişilerin hiçbirinde protein, demir, kalsiyum, temel yağ asit eksikliğine rastlamadıklarını belirtmektedir. Hastalarına tavsiye ettikleri dışarıdan tek takviye, B12 vitamini ve D vitamini için güneş ışığıdır.

Bitkisel (vegan) beslenme modelinde, yetersiz besin alma riski çok düşüktür. Hiçbir doğal beslenme modelinde (kalori alımı yeterli olduğu sürece) protein de dahil olmak üzere temel besin eksikliği bildirilmemiştir.

Protein, demir, kalsiyum veya yağ asitlerinin mutlak miktarını arttırmak için beslenme manipülasyonunun veya takviyelerin faydalı olduğu yönünde hiçbir bulgu yoktur.

Aşırı protein, kemik kaybına, böbrek taşına ve böbrek yetmezliğine neden olan önemli faktörlerdendir.

Vejetaryenlerin demir depoları daha düşük olsa da, demir eksikliği anemisinde bildirilen bir artış yoktur.

Kalsiyum takviyesinin kemik sağlığını geliştirdiğini gösteren veriler yetersizdir ve hatta takviye sonucu artan kırık riski gibi olumsuz etkileri bildirilmiştir.

Temel yağ asitlerinin, plazma seviyeleri, vejetaryenlerde daha düşük olabilmektedir ama bu laboratuvar bulgusunun klinik bir sonucu bildirilmemiştir.

Rastgele yapılan plasebo kontrollü omega-3 takviyesiyle kardiyovasküler hastalıklardan korunma denemeleri hayal kırıklığı yaratmıştır. Üstelik bu “iyi yağlar”ın, belli başlı kanser risklerini attırabilme riski vardır.

Et, süt ürünleri, yumurta ve balık endüstrilerinin yarım-yüzyıldır yaratıcı pazarlama çalışmaları, varolmayan yetersizlikler etrafında bir korku ağı yaratmıştır, oysa klinik uygulamalarda hiçbir hastanın, doktorlar ve beslenme uzmanları tarafından gözlemine gerek duyulmamıştır. 

Sağlığımız ve Küresel Isınma

İnsan sağlığı, doğanın, hayvanların sağlığından bağımsız olabilir mi? Doğaya ve hayvanlara ne kadar iyi bakarsak, biz de o kadar sağlıklı, mutlu ve huzurlu olmaz mıyız?

Biz insanlar birbirimizin soluduğu havayı soluyoruz. Birimizin verdiği nefes, dönüp dolaşıp bir başkasının ciğerlerine giriyor. Etrafımızda yaşayan tüm canlılarla aynı alışverişi yapıyoruz. Doğa, insan, hayvan bir bütünüz.

İnsan türü olarak, en önemli görevimizin dünyayı, yani sonsuz evrenin ortasında bize kucak açmış, yuva olmuş dünyamızı, evimizi korumak olduğuna inanıyorum. Soluduğumuz hava ne kadar temiz, bol oksijenli olursa, doğal kaynaklar bozulmadan ne kadar uzun süre muhafaza edilirse dünyamıza, bizlere ve bizden sonraki kuşaklara faydası olur.

Karbon ayak izi nedir?   

Karbon ayak izi, insan faaliyetlerinin sonucu olarak salınan, küresel ısınmanın başlıca sorumlusu olarak bilinen ve karbondioksit (CO2) cinsinden ölçülen sera gazlarının çevreye verdiği zararın ölçüsüdür.
Karbon ayak izinin en önemli nedenlerinden biri hayvan yetiştiriciliği ve et, süt ürünlerinin üretimidir. Et ve süt ürünlerinin üretimi ve marketlere ulaşması için doğaya verilen zarar, bitkisel besin üretiminin kat kat üstündedir.

Aşağıdaki grafik Shrink That Footprint alınmıştır.

Her beslenme modeli, günlük 2600 Kalori tüketimine göre hesaplanmıştır.
GıdaKarbon Ayak İzi
1 kg Sığır Eti34,6 kg CO2
1lt. Süt1,4 kg CO2
1 kg Tavuk Eti4,57 kg CO2
1 kg Patates0,45 kg CO2

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) Hayvancılığın Uzun Gölgesi (Livestock's Long Shadow) adlı raporuna göre, hayvancılık, dünyanın en önemli çevresel sorunlarının en büyük nedenlerinden biridir. Tüm üretim zincirini dikkate alan bir metot kullanarak FAO, taşımacılıktan daha büyük bir payla hayvancılığın sera gazı salınımının yüzde 18’inden sorumlu olduğunu tahmin etmektedir.

  • Hayvan üretiminin sebep olduğu belli başlı sorunlar:
  • Küresel ısınma
  • Çölleşme yani toprak bozulması,
  • Hava vesu kirliliği 
  • Biyolojik çeşitliliğin kaybı

Yemek için harcanan su miktarı

Diğer gezegenlerde hayat var mı yok mu diye bakarken bile önce su var mı yok mu diye bakılıyor. Su, oksijen gibi yaşamamız için şart.  Bizden sonraki nesillerin geleceği dünyadaki su miktarının varlığıyla orantılı değil mi? Su yoksa hayat olabilir mi? Dünya su olmadan kendi varlığını sürdürebilir mi?

Örneğin, bir büyük baş hayvanın, masada bir porsiyon kırmızı ete dönüşmesi için ortalama 15 ton (15.000-15.500 litre) su harcanıyor. 1 hamburger için harcanan su 2.5 ton (2500 litre), 1 tavuk için 5 ton (5000 litre), 1 sosis için 11.5 ton (11.500 litre ) su israf edilirken, 1 kilo patates için 250 litre civarı su harcanıyor. 

Örneğin, akşam yemeğinde 500-600 gram  patates yerim. Benim için 125 litre su  harcanmış olur. Ama 300 gr. kırmızı et yiyen bir kişi için yaklaşık 15.000 litre su israf edilmiş olur. Litre miktarları ülkelere göre farklılık gösterse de, genelde birbirine çok yakın rakamlardır.

Nasıl mı?  

Bir e-gazetede yayınlanan yazıdan bir alıntı:
 
"Bir sığırın et üretmek amacı ile 3 yıl beslenmesi gerektiğini ve yaklaşık 200 kg. kemiksiz etin bu hayvandan elde edileceğini düşünelim. Bu hayvanın yaklaşık olarak 1300 kg. tahıl, 1200 kg. saman v.b., 24m3 içme suyu, 7 m3 temizleme suyu tükettiğini dikkate alırsak, 1kg. kemiksiz sığır eti üretebilmek için yaklaşık 6.5 kg. tahıl, 36 kg. saman v.b. ve 155 litre su (sadece içmek ve servis için) kullanmak gerektiğini ve özet olarak yaklaşık 15.500 litre su harcamak gerektiğini söyleyebiliriz. Bir başka deyişle 1 kg. kemiksiz sığır etinin su ayak izi 15.500 litre su olmaktadır."

The Guardian  gazetesinde yayınlanan verilere göre:

Bazı gıdaların üretiminde harcanan su miktarının litre olarak ölçüsü


Çikolata
1 kg
17,196  Litre
Sığır eti
1 kg
15,415 
Kuzu eti
1 kg
10,412
Tereyağı
1 kg
5,553
Tavuk eti
1 kg
4,325
Peynir
1 kg
3,178
Zeytin
1 kg
3,025
Pirinç
1 kg
2,497
Pamuk
250g
2,495
Makarna  
1 kg
1,849
Ekmek
1 kg
1,608
Süt
1 L
1020
Elma
1 kg
822
Muz
1 kg
790
Patates
1 kg
287

Sonuç

Neden medya'da yukarıdaki veriler daha yaygın bir şekilde paylaşılmıyor?  Neden bu konuda, daha kapsamlı araştırmalara yapılmıyor?

Hayvansal ürünlerin gerekliliği hakkındaki bitmez tükenmez propagandanın kimlerin işine geldiğini iyice düşünmek lazım. Büyük şirketler, bilimsel araştırmaları verdikleri maddi destekle kendi istedikleri yöne çekmeyi başarıyor. Ayrıca medyayı da aynı şekilde ellerinde tutuyor. Parayı veren düdüğü çalışıyor sonuçta. Oysa diğer yanda, başka araştırmalar da var ve yukarıda gördüğünüz veriler medyada yer bulamıyor.

Dünyamızı, sonsuz evrendeki gerçek yuvamızı korumak, diğer canlılara zarar vermeden yaşamak, hayvanlara yapılan vahşeti durdurmak ve kendi bedenimize ve zihnimize iyi bakmak tamamen elimizde. Tamamen bitkisel beslenerek hem dünyaya, hem diğer canlılara hem kendimize büyük iyilik yapmış oluruz.
Görüşmek üzere...







































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder